Rapunzel Masalı

Rapunzel Masalı

Rapunzel Masalı: Uzun Saçlı Güzel… Bir varmış bir yokmuş. Uzak bir diyarda bir karı ve koca yaşarmış. Bunlar çok istemelerine rağmen bir türlü çocukları olmuyormuş.

Bir gün kadın, Allah’ın kendisine bir çocuk vereceğini hissetmiş. Camdan dışarı bakmış ve gözüne çok güzel marullar takılmış. Canı o marullardan o kadar çok çekmiş ki dayanamayıp durumu kocasına anlatmış. Kocası, karısının üzülmesine dayanamayıp gidip marul getireceğine söz vermiş. Ancak bir sorun varmış. Marulların olduğu bahçe bir cadıya aitmiş ve bu cadı çok kötü ve güçlü biriymiş.

Akşam karanlığında kadının kocası, gizliden bahçeye girip, cadının marullarından alıp, karısına getirmiş. Karısı büyük bir iştahla marulu yemiş yemesine ama ertesi gün canı daha çok marul çekmeye başlamış. Adam gene dayanamayıp, akşama getireceğini söylemiş.

Adam gece vakti bahçeye girmeye çalışırken bu kez cadıyla karşılaşmış. Korkudan dona kalmış.

Cadı:

-‘Hırsız! Ne cesaretle benim marullarımı çalarsın? Sana bu dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğim,’ demiş.

Adam:

-‘Lütfen beni affedin. Karımın canı çok istedi diye çalmak zorunda kaldım,’ diye yalvarmış.

Cadı, bunu duyunca sakinleşmiş ama:

-‘Doğacak çocuğunuzu ben alacağım ve bir anne gibi bakacağım,’ demiş. Adam bu şartı kabul etmek zorunda kalmış, cadının iznini alarak biraz daha marul alıp, karısına götürmüş.

Aylar sonra karı-kocanın bir kız çocukları olmuş. Cadı gidip, çocuğa Rapunzel ismini vermiş sonra çocuğu alıp oradan uzaklaşmış. Onu bir ormana götürüp orada büyütmüş. Çocuk büyüyünce çok güzel bir kız olmuş. Cadı onu alıp kapısı olmayan bir kuleye hapsetmiş. Cadı onu ziyaret etmek istediğinde ise kulenin altına gelip:

-Rapunzel, Rapunzel! Güzel kız, sarkıt güzel saçlarını,’ diye bağırıyor, kız da kulenin penceresinden saçlarını sarkıtıyormuş. Sonrada cadı, kızın saçlarına tutunup yukarı çıkıyormuş.

Bir gün prensin biri atıyla oradan geçerken, birinin şarkı söylediğini duymuş. Merak edip kulenin etrafında dolanmış ama kapı göremeyince çaresiz oradan uzaklaşmış.

Akşam o sesin sahibini merak eder olmuş. Ertesi gün o sesin sahibini bulmak için kulenin olduğu yere gitmiş. Bir yolunu bulup kuleye çıkmak istemiş. Ama başaramayınca, bir ağaç altında oturup dinlenmeye başlamış.

Bir vakit sonra, cadının oraya gelip:

-Rapunzel, Rapunzel güzel kız, sarkıt güzel saçlarını,’ diye bağırdığını, sonra kızın kulenin penceresinden saçlarını sarkıttığını, sonrasında ise saçlara tutunup yukarı çıktığını görmüş. Güneş batmak üzereyken ise kız saçlarını sarkıtmış ve cadı aşağıya inmiş.

Rapunzel’in Prens ile Karşılaşması

Gece olunca prens şansını denemek istemiş ve:

-Rapunzel, Rapunzel güzel kız, sarkıt güzel saçlarını,’ diye bağırmış.

Rapunzel, kulenin penceresinden saçlarını sarkıtmış, prenste kızın saçlarına tutunarak kuleye tırmanmış. Kız, prensi karşısında görünce çok korkmuş ama prens, kendisini merak edip buraya geldiğini söyleyince, kızın korkusu da geçmiş ve arkadaş olmuşlar.

Prens, Rapunzel’e evlenmek istediğini söylemiş. Rapunzel kabul etmiş ama buradan nasıl çıkabileceğini düşünmeye başlamışlar.

Rapunzel:

-‘Bana her gelişinde bir yumak ipek getir, ben onu halat diye örerim, yeterli uzunluğa gelince de buradan gideriz,’ demiş.

Cadının Prensin Farkına Varması

Prens, gidip gelirken yanında ipek yumağı da götürüyor, Rapunzel ise ipek yumağını örüyormuş. Bir gün Cadı, kuleye gitmiş. Cadı ile konuşurlarken, Rapunzel:

-‘Seni saçlarımla çekerken çok zorlanıyorum ama yakışıklı prensimi çekerken o kadar da zorlanmıyorum,’ deyip, Prensin gelip gittiğini ağzından kaçırmış.

Cadı:

-‘Vay küçük sıçan seni, gel buraya bakayım,’ diyerek Rapunzel’i saçlarından kavrayıp, saçlarını makasla kesivermiş. Sonra Rapunzel’i çöl ortasında bir vahaya terk edip kuleye geri dönmüş. Kulede prensin gelmesini sabırsızlıkla beklemeye başlamış.

Prens, akşam olunca gelip:

-Rapunzel, Rapunzel güzel kız, sarkıt güzel saçlarını,’ diye bağırmış. Cadı, Rapunzel’in kestiği saçlarını kuleden aşağıya sarkıtmış. Prens saçlara tutunarak kuleye çıkmış, karşısında cadıyı görünce neye uğradığını şaşırmış.

Cadı:

-‘Kime geldin bakalım sen? Beklediğin sevgilini kurtlar kuşlar kaptı. Bu dünyada yalnız kaldın ama sıra sende,’ demiş. Prens korkudan kendini kuleden aşağıya atmış. Ölmemiş ama gözlerine batan çalılar nedeniyle kör olmuş.

Aylarca ormanda meyve ve ağaç yapraklarıyla karnını doyurmuş. Rapunzel ise çöldeyken ikiz çocuk dünyaya getirmiş. Bütün vaktini çocuklarıyla geçiriyormuş. Yıllar sonra prensin yolu çöle düşmüş.

Rapunzel, çocuklarıyla oyun oynarken Prensi görmüş ve çok sevinip Prensin boynuna sarılıp ağlamış. Rapunzel’in gözyaşları, prensin kör olan gözlerine dökülmüş. Prensin gözleri birden açılıvermiş ve eskisinden daha iyi görmeye başlamış. Prens, Rapunzel ve çocuklarını alarak ülkesine dönmüş ve orada mutlu bir şekilde yaşamışlar.

Rapunzel Masalı da burada bitmiş…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.