Ah Kız Sana Yazık Vah Kız Sana Yazık

Ah Kız Sana Yazık Vah Kız Sana Yazık

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde buralardan çok uzakta bir köyde yalnız yaşayan bir kız varmış. Bu kız çeşmeye su almaya gittiğinde çeşmenin oradaki kurbağa, kıza:

“Ah kız sana yazık, vah sana yazık,” dermiş.

Bir gün kız kurbağaya:

“Yazık ama benim neyime yazık,” diye sormuş.

Kurbağa:

“Kırk gün ölü başı bekleyeceksin, onun için yazık,” diye cevap vermiş ama kız buna bir anlam verememiş.

Bir gün kız, köyün dışındaki pınarın yanında oynuyormuş. Birden kaya yarılmış ve yakışıklı bir genç yarıktan yuvarlanıvermiş. Kız, hemen gencin başına varmış ve baygın olduğunu görüp onu evine taşımış. Kırk gün adamın başında beklemiş ve kırk günün sonunda pınar başına gidip yıkanmaya karar vermiş.

Ertesi gün kız tekrar pınar başına gitmiş. O sırada elekçiler gelmiş. Elekçilerin arasında topal bir kız varmış.

Elekçi topal kız:

“Lütfen beni yanına al. Senin tüm işlerini yaparım,” diye kıza yalvarmış. Kız, topal kıza acımış ve onu evine kabul etmiş. Topal kız yatakta baygın duran yiğidin yanı başına oturmuş. O sırada adam uyanmış.

Elekçi topal kız:

“Ben kırk gündür başını bekliyorum,” demiş.

Bunun üzerine genç duygulanmış ve elekçi kızla evlenmiş. Bir gün böyle, beş gün böyle devam etmiş. Delikanlı bir gün şehre gidecekmiş. Elekçi kıza:

“ Sana ne alayım?” diye sormuş.

 Kız da:

“Elbise, altın, bilezik, kolye, yüzük,” diye birçok şey saymış.

Diğer kıza da:

“Peki! Sana ne alayım?”

O da:

“Sabır taşıyla, sabır bıçağı al. Eğer almazsan yoluna boz duman çöksün,” diye beddua etmiş.

Oğlan, elekçi kızın istediklerini almış. Sabır taşıyla sabır bıçağını almayı unutmuş. Yoluna boz duman çökmüş, tekrar şehre dönüp diğer kızın istediklerini almış. Kıza, sabır taşıyla sabır bıçağını vermiş. Kız, sabır taşıyla sabır bıçağını alıp içeri gitmiş. Hem ağlıyor hem de kendi kendine:

“Ben zamanında anamın, babamın bir tanesiydim. Bir kurbağa bana, “Ah kız sana yazık. Kırk gün ölü başı bekleyeceksin, ona yazık” diye söyleniyormuş. Kız, sabır bıçağı ile tam canına kıyacakken, bütün bunları duyan delikanlı koşarak içeri girmiş ve kızın elindeki bıçağı alıvermiş.

Sonra kıza:

“Bana gerçeği neden söylemedin,” demiş.

Olup biteni dinleyen genç, elekçi kızı atın kuyruğuna bağlamış ve ata koşması için vurmuş. At, elekçi kızı uzaklara götürmüş. Böylece genç, diğer kızla evlenmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.