Çeşmenin Perisi Masalı

Çeşmenin Perisi Masalı

Buralardan çok uzak bir köyde üç kızıyla yaşayan bir kadın varmış. Bu kadın bir gün kızlarına elbise almak için şehre gitmiş. Köye dönerken dinlenmek için bir çeşmenin yanına oturmuş. Birden küçük kızına elbise almayı unuttuğunu hatırlayarak:

“Tüh!” diye bağırmış.

Aniden çeşmeden yaşlı bir adam çıkmış ve kadının önünde durarak şöyle demiş:

“Benim adım Tüh; neden beni çağırdın?”

“Seni çağırmadım” demiş kadın, “’Tüh!’ diye bağırdım. çünkü en küçük kızıma elbise almayı unutmuşum.”

“Git, getir onu,” demiş yaşlı adam, “gelince de beni tekrar çağır; Ona bir elbise vereceğim.”

Kadın gidip kızını çeşmeye getirmiş ve “Tüh!” diye seslenmiş. Yaşlı adam birden ortaya çıkmış ve kızı elinden tutup çeşmeye götürmüş. Sonrasında ortadan kaybolmuş.

Yaşlı adam ile kız ortadan kaybolunca kızın annesi telaşlanmış ve “tüh” diye seslenmeye başlamış. Tekrar tekrar seslenmesine rağmen kimsecikler gelmemiş.

Sonunda umudunu yitirmiş ve eve dönerek güzel kızının ortadan kaybolmasının yasını tutmuş. Bir veya iki ay sonra tekrar çeşmeye gitmiş ve “Tüh!” diye seslenmiş.

Yaşlı adam dışarı çıkmış ve kadını görünce çeşmeye doğru dönmüş ve şöyle demiş.

“Oğlum, kayınvaliden kızını görmeye gelmiş. Onu göndermeyecek misin?”

“Elbette,” diye çeşmenin içinden bir ses gelmiş. “Gelenek olduğu üzere onu annesini ziyaret etmesi için göndereceğim.”

Birkaç dakika sonra endişeli anne, kızının güzel bir gelin kılığında çeşmeden çıktığını görmüş ve onu evine götürmüş.

“Anne” demiş kızı, “bana ayrı bir oda ver; Kocam beni her gece ziyarete geleceğini söyledi.”

Annesi ona ayrı bir oda vermiş. Damat onu her gece keklik şeklinde ziyaret ediyormuş. Hava karardıktan sonra gelir, kanatlarını çırpar, pencere pervazına tünermiş. Kız da pencereyi açar onu içeri alırmış. Her sabah da keklik şafaktan önce uçup gidermiş.

En küçük kız kardeşlerinin mutluluğunu kıskanan iki kız kardeşi, iğneler getirip pencereye çivilemişler. Akşam karanlığında keklik uçarak gelmiş ve pencereye tünediğinde iğneler vücuduna batıp kanatlarını kanatmış. Çeşmesine zar zor geri uçabilmiş ve aldığı yaralardan dolayı yatağa mahkum olmuş.

İğneleri pencereye karısının koyduğunu düşünmüş ve karısından intikam almaya yemin etmiş. Kız, kekliğin beş altı gün gelmediğini görünce annesiyle birlikte çeşmeye gitmiş.

“Tüh!” diye seslenmişler. Yaşlı adam dışarı çıkmış ve çeşmeye dönerek haykırmış:

“Oğlum, karın ve kayınvaliden geldi.”

“Ah! Ah!” diye içeriden ses gelmiş, “Ben böyle bir kadın istemiyorum. Yalvarırım, kartala dönüş, onu yedinci göğe götür ve oradan da kavurucu çöle at.”

Baba Tüh hemen kartala dönüşmüş ve gelinini alıp kumlu çöle atmış. Orada kumun üzerine düşmüş ama ölmemiş.

“Böyle bir muameleyi hak edecek ne yaptım” diye ağlamış.

Nereye gideceğini bilmeden çölde dolaşmış. Akşam olduğunda uyumak için kendini kuma gömmüş. Kısa süre sonra kızın kendini gömdüğü yerin yanına iki sihirbaz gelmiş.

Sayısız büyük yılan onların etrafında toplanmış. Bin bir hastalığa çareler hazırlamışlar. İğneden dolayı oluşan yaraların iyileşmesi için de çareyi söylemişler.

“Hastayı bir keçiden gelen ilk sütle yıkayın ve o keçinin boynuzundan bir parça alıp toz haline getirin ve yaraların üzerine sürün. Üçüncü uygulamada hasta iyileşir.”

Onları dikkatle dinleyen kız, bu çareyi aklında tutmuş ve ertesi sabah kocasının çeşmesine doğru yola koyulmuş. Uzun bir yolculuktan sonra kendi ülkesine gelmiş, köydeki bir çiftçiden yeni süt veren bir keçiden süt ve bir boynuz parçası almış. Boynuz parçasını toz haline getirmiş. Daha sonra erkek elbisesi giyip çeşmeye gitmiş.

“Tüh!” diye bağırmış ve yaşlı adam dışarı çıkmış.

“Ne istiyorsun?” demiş.

“Ben bir doktorum” demiş. “Köyde ilaçlarımı almayı unutmuştum, o yüzden ‘Tüh’ dedim.”

Yaşlı adam içeri girmiş ve oğluna çeşmede bir doktor olduğunu bildirmiş.

“Onu içeri getir,” demiş delikanlı, “yaralarıma bir çare bulabilecek mi görelim.”

Kız içeri girmiş ve demiş ki:

“Seni üç gün içinde iyileştirebilirim.”

Onu sütle yıkamış ve toz haline getirilen boynuzu yaralara sürmüş ve üçüncü gün delikanlı iyileşmiş.

“Sana ne ödememi istiyorsun?” demiş delikanlı.

“Hiçbir şey istemiyorum” demiş kız; “Sadece adımı hatırlamanı istiyorum.”

“Nedir?” diye sormuş.

“Benim adım Tütsü Ağacı,” diye cevaplamış.

“Ah! bu karımın adı” diye haykırmış delikanlı.

“Ben senin karınım,” demiş ve erkek kıyafetlerini üzerinden atmış.

Hıçkıra hıçkıra boynuna sarılmış. Delikanlı büyük bir hata yaptığını söyleyip karısından özür dilemiş ve mutlu mesut bir ömür yaşamışlar.

Gökten üç elma düştü; biri bu masalı yazanın biri okuyanın biri de dinleyenin kafasına düşmüş.

Anadolu masallarından güzel bir masal olan Çeşmenin perisi masalı da burada bitmiş.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.