Derviş ile Kırk Haramiler

Derviş ile Kırk Haramiler

Bir zamanlar ticaretle uğraşan bir derviş varmış. Bir gün bu derviş yolculuk ederken bir köyde konaklamış. O köyde dinlenirken bir köylü dervişin yanına varıp:

-“Kendine dikkat et! Köyün sağ tarafındaki yoldan gitme. O yolda haramiler vardır, asla o taraftan gitme. Sol taraftaki yoldan git” demiş.

Sabah olunca derviş, köylünün söylediği yoldan değil de, haramilerin bulunduğu taraftan gitmiş. Akşama doğru kimsenin olmadığı tenha bir yere varmış. Orada bir kervansaray varmış. Orada bulunan bir ağacın altında biraz oturmuş. Akşam olunca da kervansaraya girmiş. Odasının kapısının arkasına bir taş koyup yatmış.

Gece yarısı haramilerin kervansaraya doğru geldiğini görmüş ve çok korkmuş. Bir köşede biraz hayvan dışkısı varmış. Derviş korkusundan o hayvan dışkısının içine saklanmış. Haramiler, kervansaraya girip yanlarında getirdikleri bir delikanlının ellerini arkasından bağlamışlar. Sonra ateş yakarak yemek pişirip yemişler, yatıp uyumuşlar.

Derviş, bu durumu gizlendiği hayvan dışkısının içinden görüyormuş. Haramilerin getirdiği delikanlı, biraz uğraşıp elindeki bağları çözmüş. Ayağa kalkarak haramilerden birinin hançerini alıp kırk haraminin hepsini öldürmüş. Derviş, bu durumu görünce saklandığı hayvan dışkısının içinden çıkarak delikanlıya:

-“Ben saklandığım yerden sana çok dua ettim. Allah’a şükürler olsun ki, Müslümanları bu kırk haramilerden kurtardın” demiş. Delikanlı, dervişe:

-“Sen iyi ki karşıma çıktın. Gel, bu mumu hırkanın içine koy, ışığını söndürüp hırkandan dışarı asla çıkarma. Benim bir amacım vardır. Eğer bunu başarabilirsem sana çok iyilik yaparım” demiş.

Bunun üzerine derviş, mumu delikanlının söylediği şekilde koynuna koyup onunla yola çıkmış. Biraz gittikten sonra harap olmuş bir şehre varmışlar. Şehrin sokaklarında biraz yürümüşler. O sırada delikanlı, ansızın kılıcını çekip sallamış. Bu durumu gören derviş, hemen mumu çıkarmış. Mumu çıkarınca delikanlının ejderha gibi bir kişiyi kılıçla ikiye böldüğünü, bir cariyenin dizinin üstüne başını koyup yattığını görmüş. Sonra cariye, bu durumu görünce bağırıp delikanlıya:

-“Bu öldürdüğünün kırk arkadaşı vardır. Şimdi buraya gelip seni ve beni öldürür” demiş. Delikanlı:

-“Onların hepsini öldürüp te geldim” demiş.

Kızın bulunduğu yerde altın, gümüş ve sayısız değerli eşya varmış. Delikanlı, dervişe:

-“Git, o haramilerin atlarından ikisini alıp gel. Bu değerli eşyalardan yükleyip götür” demiş. Derviş, delikanlıya:

-“Sana bir soru soracağım,” demiş. Delikanlı:

-“Sorunu sor,” demiş. Derviş:

-“Sen kimsin? Bu öldürdüğün kişiler kimdir?” diye sormuş. Delikanlı:

-“Ben büyük bir tüccardım.  Elli arkadaşımla bu yoldan gelip geçerdim. Bu öldürdüğüm kırk harami bize saldırdı, üç gün üç gece onlarla dövüştük. En sonunda bizi esir edip birkaç arkadaşımı öldürdüler. Allah-u Teala, bana fırsat verdi, onları öldürdüm. Şimdi öldürdüğüm kişiyse kırk haramilerin başıydı. Onu da öldürüp kurtuldum” demiş.

Delikanlıdan bu sözleri duyan derviş, şaşkına dönmüş. Sonra iki at getirip hazinede bulunan değerli eşyalardan atlara yüklemiş. Böylece derviş, aldığı hazinelerle işini daha çok büyütmüş ve daha çok insana yardım edebilmiş.

Kaynak: Kırk Vezir Hikayeleri, Derviş ile Kırk Haramiler Hikayesi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.