Kuran Mucizeleri ve Atom Gerçeği

Kuran Mucizeleri ve Atom Gerçeği / Evrimcilerin Hezeyanı

Atomlar, hem canlı organizmaların hem de cansız maddelerin yapı taşlarıdır. Bu özelliklerinden dolayı oldukça şaşırtıcıdır. Örneğin bir parça kaya ve bir kelebek düşünün: biri cansız, diğeri canlı. Ancak, doğalarını incelediğimizde, her ikisinin de aynı atomaltı parçacıklardan oluştuğunu görüyoruz.

Aşağıdaki örnek, cansız madde atomlarının kendi başlarına canlı bir varlığa dönüşemeyeceklerinin anlaşılması açısından oldukça basit bir örnek olarak karşımızda durmaktadır. Alüminyum uçabilir mi? Elbette ki, hayır. Alüminyum ile plastik ve benzini karıştırırsanız uçabilir mi? Tabii ki uçamaz. Bu malzemeleri ancak bir uçak oluşturmak için bir araya getirirsek uçabilirler. Peki, bir uçağı uçuran nedir? Kanatlar mı, motor mu yoksa pilot mu? Bunların hiçbiri kendi başına uçamaz. Bir uçak, her biri uçma yeteneğine sahip olmayan, özel bir düzenlemelerle farklı parçalar birleştirilerek yapılır. Yani, uçma yeteneği alüminyum, plastik veya benzinden kaynaklı değildir.

Canlı organizmalar da yukarıdaki örnekten farklı değildir. Çok özel bir yapılanmaya göre cansız atomların organizasyonu ile canlı bir hücre oluşur. Büyüme, üreme ve diğerleri gibi canlı hücrelerin sahip oldukları bu özellikler, mükemmel tasarımın sonucudur. Bu aşamada materyalistlerin tıkandığı alan devreye girer ve Allah’ın  ‘Ol’ emriyle canlıya dönüşür.

Allah (cc) der ki (Diyanet Meali):

‘(Şüphesiz Allah, tohumu ve çekirdeği çatlatandır, ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkarandır. İşte Allah budur. O halde (haktan) nasıl dönersiniz!’ (Kur’an-ı Kerim 6/95)

Evrim teorisi 19.yy da bilim dünyasına sunulduğunda, ilkel mikroskoplarla yürütülen bilimsel araştırmalar, hücrenin sadece basit bir madde parçası olduğu bilgisini verebiliyordu. 20. yüzyıl boyunca, en son teknoloji aletler ve elektron mikroskopları kullanılarak yapılan gözlem ve araştırmalar, hücrenin, sonrasına kadar oluşamayan son derece karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ortaya koydu. En önemlisi, araştırmalar cansız maddenin kendiliğinden ortaya çıkmasının kesinlikle imkansız olduğunu göstermiştir. Yaşamın kaynağı sadece yaşamdır. Aynı zamanda bu gerçeklik deneysel olarak da kanıtlanmıştır. İşte evrimcilerin asla çözemeyeceği ve düşünmek istemedikleri bir problem.

Evrimcilerin bu durumda yaptıkları şey ise; sağlam bilimsel kanıtlar sunmak yerine, kılıf dikmekten başka bir şey olmayan varsayımsal masallara başvuruyorlar. Maddenin kendi bilincine, kapasitesine ve iradesine sahip olduğunu varsayarak, tamamen mantıksız ve bilimsel olmayan iddialar sunarlar. Bu saçma masallara kendilerini bile inandıramıyorlar.

Evrim teorisinin temel amacının Allah’ın canlıları yarattığını inkâr etmektir. Evrimciler tarafından öne sürülen, cansız ve bilinçsiz atomların canlı organizmalara ve daha özel olarak yüksek bilinç ve zeka düzeyine sahip insanlara dönüşümünü tanımlamaya çalıştıkları masal aşağıdaki gibidir.

“ Büyük Patlamadan sonra, tam olarak dengeli kuvvetler içeren atomlar, bir şekilde kendiliğinden ortaya çıktılar […]. Bu atomlar önce çok karmaşık yapılara sahip hücrelere dönüştüler, daha sonra oluşturdukları hücrelerin kopyalarını ikiye böldüler. Daha sonra konuşmaya ve duymaya başladılar. Daha sonra bu atomlar moleküle dönüşmeleri sonrasında üniversite profesörlerine dönüştüler[…]. “

Bu masalı süslemek, genişletmek mümkündür, ancak burada bilinçsiz atomların kendiliğinden DNA moleküllerine, yaşamın ve proteinlerin temel taşlarına dönüşüp oluşamayacağına bakalım.

Bir hücrenin çekirdeğinde bulunan DNA, tüm organların oluşumunu ve vücudun tüm özelliklerini kontrol eden bilgi taşıma kodlarını içerir. Bu kod o kadar karmaşıktır ki, bilim adamları 1940’ların sonunda onu (çok sınırlı bir ölçüde) çevirebildiler. DNA, belirli bir dizide düzenlenmiş bir nükleotid serisidir. Bir protein, belirli bir sekansta da düzenlenen bir dizi amino asittir. Her şeyden önce, binlerce farklı tipte gelen DNA molekülleri veya protein molekülleri için, kendilerini yaşam için gerekli olan uygun dizilerde düzenlemek matematiksel olarak imkansızdır ve ihtimali sıfırdır. Bu matematiksel imkansızlığa ek olarak, bu moleküllerin tesadüfler sonrasında oluşmasında önemli bir kimyasal engel vardır. DNA ve protein arasındaki ilişki zaman, şans ve doğal bir sürecin sonucuysa, bu durumda asitlerin ve bazların reaksiyona girme eğilimi güçlü olduğundan DNA’nın ve proteinin reaksiyona girmesi için bir tür kimyasal afinite (benzeşme) olacaktır.

Tüm Evren yoktan yaratıldığı gibi, canlılar da yoktan yaratılmıştır. Bunu ancak Sonsuz güç sahibi olan Allah yapabilir.

Allah (cc) der ki(Diyanet Meali):

‘Şüphesiz ki rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden; geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratma da buyurma da yalnız ona aittir. Âlemlerin rabbi olan Allah yüceler yücesidir.’ (Kuran 07/54)

Kaynak: https://www.islamweb.net/fr/article/228841/Des-atomes-qui-prennent-vie, Kuran Mucizeleri ve Atom Gerçeği.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.