Padişah ile Sohbet Arkadaşı

Padişah ile Sohbet Arkadaşı Hikayesi

Bir zamanlar sohbet etmeyi seven ve bu yüzden yanından sohbet arkadaşlarını eksik etmeyen bir padişah varmış. Bu padişahın sohbet ettiği kişilerden çok sevdiği bir arkadaşı da varmış. Padişahın bu sohbet arkadaşı her zaman:

-“Kişi ne ederse kendisine eder” der ve bu sözü asla dilinden düşürmezmiş.

Padişah, sohbet arkadaşını oldukça fazla severmiş. Padişahın yanında bir sohbet arkadaşı daha varmış ki çok kıskanç biriymiş. Bir gün kıskanç olan bu sohbet arkadaşı padişahın yanına varıp:

-“Padişahım, çok sevdiğiniz sohbet arkadaşınız, iyileşmeyen yaralarınız olduğunu söylüyor. Kendisine bulaşmasından endişe ediyormuş. Eğer bana inanmazsanız yarın yanınıza yaklaşmasını söylesin. Bakın sizden nasıl kaçıp duracak ve yanınıza yaklaşmayacak” deyip gitmiş.

Kıskanç olan sohbet arkadaşı, padişahın diğer sohbet arkadaşını evine davet etmiş. Evinde sarımsaklı ve yoğurtlu bir yemek pişirtmiş. Padişahın sevdiği sohbet arkadaşı, hiçbir şeyden habersiz diğer kıskanç olan sohbet arkadaşının evine varıp misafiri olmuş. Kıskanç olan sohbet arkadaşının evine varıp misafir olmuş. Kıskanç olan sohbet arkadaşı, diğer sohbet arkadaşına sarımsaklı yemeği yedirmiş. Ardından da padişahın sevdiği sohbet arkadaşı, padişahın yanına gitmek istemiş. Bu sırada kıskanç olan sohbet arkadaşı, kıskandığı arkadaşına:

-“Padişah, seni yanına çağırırsa ağzını kapa. Çünkü sarımsaklı yemek yedin, kötü kokusu padişahı rahatsız etmesin” demiş

Sohbet arkadaşı, padişahın önüne varıp saygı göstermiş. Padişah, sohbet arkadaşının yanına gelmesini emretmiş. Sohbet arkadaşı, padişahın yanına yaklaşınca sarımsağın kötü kokusu onu rahatsız etmesin diye ağzını kapatmış. Bu durumu gören padişah kendi kendine ‘Diğer sohbet arkadaşımın söyledikleri doğruymuş’  demiş.

Ardından beylerin birisine mektup yazıp mektubu sevdiği sohbet arkadaşına vermiş ve ona:

-“Git bu mektubu filan beye ver. Sana bir şeyler verecek” demiş.

Zavallı sohbet arkadaşı hiçbir şeyden habersiz padişahtan mektubunu alıp dışarı çıkmış. Bu sırada kıskanç olan sohbet arkadaşı, padişahın çok sevdiği sohbet arkadaşını görünce ona:

-“Nereye gidiyorsun” diye sormuş. Padişahın çok sevdiği sohbet arkadaşı:

-“Padişah bana bu mektubu verdi ve Filan beye götür, sana bir şey verecek. O verdiği şeyi al dedi,” demiş. Kıskanç olan sohbet arkadaşı:

-“O mektubu bana ver, ben götüreyim. Ne verirse seninle paylaşırım” demiş.

Bunun üzerine padişahın çok sevdiği sohbet arkadaşı, kıskanç olan sohbet arkadaşının evinde kendisini misafir etmesinden dolayı oturup ona hayır diyememiş ve mektubu kıskanç olan sohbet arkadaşına vermiş. Kıskanç olan sohbet arkadaşı, götürüp mektubu padişahın beyine vermiş. Bey, padişahın gönderdiği mektubu okuyunca hemen cellatlara:

-“Bunun derisini yüzüp içine saman doldurun ve padişahın geçeceği yolun üzerine dikin” diye emretmiş.

Cellatlar adama acımayıp hemen beyin emrettiği gibi derisini yüzüp içine saman doldurmuş ve padişahın geçeceği yolun üzerine dikmişler. Meğer padişah, mektubunda böyle yapılmasını emretmiş. Padişah durumu öğrenmek için yola çıkmış ve yolun üstünde kıskanç olan sohbet arkadaşının ölüsünü görmüş. Padişah kendi kendine “Mektubu verdiğim sohbet arkadaşım bu değildir” diye düşünüp bu işe şaşırmış.

Bu sırada padişah arkasına bakmış ve çok sevdiği sohbet arkadaşının geldiğini görmüş. Padişah hemen yanına çağırıp ona:

-“Sabah yanıma geldiğin zaman niçin ağzını kapatmıştın” diye sormuş. Sohbet arkadaşı, padişaha:

-“Sohbet arkadaşınız beni evine davet edip önüme sarımsaklı ve yoğurtlu bir yemek koydu. İkimiz birlikte o yemekten yedik. Diğer sohbet arkadaşınız bana “Padişahın yanına yaklaşınca ağzını kapat. Sarımsağın kötü kokusu padişahı rahatsız etmesin” diye söyledi. Ben de sizin yanınıza varınca sarımsağın kötü kokusu sizi rahatsız etmesin diye ağzımı kapattım” demiş. Padişah tekrar:

-“Peki sana verdiğim mektubu ne yaptın” diye sormuş. Sohbet arkadaşı:

-“Ey padişah! Sizden mektubu alıp dışarıya çıktığımda diğer sohbet arkadaşınız karşıma çıkıp ‘Bu mektup nedir?’ diye sordu. Ben de sizin ‘Bu mektubu filan beye götür, sana bir şey verir’ diye dediğinizi söyledim. Bu sözleri duyunca benden mektubu istedi ve ‘Bu mektubu bana ver, ben götüreyim ve bey ne verirse seninle paylaşırım dedi. Beni evine misafir ettiğinden dolayı utanıp mektubu ona verdim ve bir daha onu görmedim” demiş.

Bu olayı dinleyen padişah, durumu anlamış. Kıskanç kişi, kıskançlığından kötülüğe uğramış. Nitekim kıskançlık, çekememezlik Allah’ın (cc) sevmediği huylardandır.

Kaynak: Kırk Vezir Hikayeleri, Padişah ile Sohbet Arkadaşı Hikayesi oku.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.