Balık ile Hilekar Yılan
Balık ile Hilekar Yılan
Bir varmış bir yokmuş. Günün birinde bir balık ile yılan tanışıp, arkadaş olmuşlar.
-‘Balık kardeş, okyanusu, üzerindeki adaları çok merak ediyorum. Keşke oraları görebilseydim,’ demiş yılan.
-‘Yılan kardeş, ben sana yardımcı olabilirim,’ diye cevap vermiş balık.
-‘Peki nasıl? Keşke öyle bir şey olabilse!’ diye merakla sormuş yılan.
Balık:
-‘Gel sırtıma o zaman. Seni güzel bir yolculuğa çıkarayım,’ demiş.
Yılan, balığa dolanmış ve beraber yavaşça okyanusa açılmaya başlamışlar. Biraz ilerlemişler ki, yılan, balığın sırtını ısırmış.
Balık:
-‘Yılan kardeş beni neden ısırdın?’ diye sormuş.
-‘Balık kardeş kusura bakma yanlışlıkla oldu,’ demiş yılan.
Biraz daha yol almışlar. Yılan, balığı sırtından tekrar ısırmış.
Balık:
-‘Yılan kardeş, beni neden tekrar ısırdın?’ diye tekrar sormuş.
Yılan:
-‘Balık kardeş kusura bakma, başıma güneşe geçti, sersemlemişim, yanlışlıkla ısırdım,’ diye cevaplamış.
Biraz daha gittikten sonra yılan, balığı sırtından tekrar ısırmış.
Balık:
-‘Yılan kardeş beni neden tekrardan ısırdın?’ diye sormuş.
Yılan :
-‘Balık kardeş ısırmak benim huyum,’ deyip niyetinin balığı yemek olduğunu belli etmiş.
Balık:
-‘O zaman sende benim huyumu öğren,’ deyip okyanusun derinliklerine doğru dalmaya başlamış. Yılan, su yuta yuta şişmiş sonrada boğulmuş. Bir daha hiç kimseyi ısıramayacakmış.
Balık ile Hilekar yılan masalı da burada bitmiş.
Kaynak: (From Bonnie C. Marshall’s ‘The Flower of Paradise and Other Armenian Tales’)