İslam ve Kölelik

İslam ve Kölelik

İslamda Kölelik Var mıdır?

Günümüz anlamıyla kölelik, bir insanın diğer bir insanı kendi hizmetleri için kullanmasıdır. Köle olarak kullanılan insanlar karın tokluğuna çalıştırılır ve yaşama anlamında hiçbir hakka sahip değildir. Kölenin canı, malı kısacası her şeyi sahibine aittir. Bir insanın diğer bir insanı kendi çıkarları için kullanma arzusu köleliği tetiklemiş, böylece kölelik kurumu insanlık tarihinin başlarından beri var olmuştur.

İnsanlığın varlığından beri var olan kölelik kurumunu, sanki İslam başlatmış ve kurumsallaştırmış gibi lanse eden çevrelerin böyle davranmalarında iki sebep olabilir. Art niyet ve bilgisizlik. ‘İslamda kölelik kurumu nasıldır; Kuran’ın ve Sünnetin kölelikle ilgili söylemleri nasıl olmuştur?’ konusunu aşağıda ki makaleden okuyabilirsiniz.

Kölelik, İslam’dan önce yeryüzünde var olan, özellikle Arabistan Yarımadası’nda da fazlasıyla rastlanılan bir müessese idi. Eskiden beri köleler, zalim insanların işkenceleri ve emirleri altında ezilmiş, insanlık dışı muamelelerle eziyetlere maruz kalmış, boyunlarına tasma vurularak arenalarda dövüştürülmüştür. Yahudiler, borcuna karşılık kendisini köle olarak satabilir (Levililer, 35:39), alacaklı, borçlu olarak ölen kişinin malı yoksa çocuğunu köle olarak alabilir (II. Krallar, 4:1-7) veya kişi kendi öz kızını köle olarak satabilirdi.

Kutsal Kitaplar ve Kölelik

Tevrat’ta, köle azadı ile ilgili bir hüküm yer almamıştır. Ancak, efendisi tarafından gözü kör edilen veya dişi kırılan yahudi olmayan kölenin hürriyetine kavuşacağından söz edilir (Çıkış, 21:26). İncil’de de köle âzâdından söz edilmez. Kiliseler, köleliği tarihi bir olay olarak kabul etmişlerdir. Tarih, kölelere yapılan kötü muamelelerin şahididir. Bu sebeple gayri müslim batılı ve doğulu devletlerin kendi tarihlerine bakarak kölelere yaptıkları muameleler sebebiyle utanç duymaları gerekir.

Ancak bir Müslüman için İslam’ın köleliğe getirdiği sistem ve kölelere tanınan haklar, gurur vesilesidir. Dünya devletlerinin kölelere muamelesi karşısında İslam hükümlerine şahit olan pek çok köle ve hür, İslam’ı tercih etmiştir.

İslam’da kölelik bir anda kaldırılmamıştır. Çünkü, köleliğin birden ortadan kaldırılması sosyal ve ekonomik yönden pek çok probleme yol açacaktı. Bunun sebebi, sosyal ve ekonomik hayatın kölelerin varlığı üzerine kurulmuş olmasıydı. Arabistan yarım adasındaki çalışan insan nüfusunun neredeyse tamamı, var olan insan nüfusunun da neredeyse yarısı kölelerden oluşmaktaydı.

Köleliğin birden ortadan kaldırılmasıyla hür olacak köleler işsiz, aç, evsiz ve barınmasız kalacaklarından yayılacak olan işsizlik, açlık, barınma sorunu toplumda pek çok suçu da beraberinde getirecek ve devletler büyük bir iç karışıklıkla, kaosla karşı karşıya kalacaktı. Hatta böyle bir sistemde pek çok köle, sahiplerinin yanına tekrar dönmek isteyecekti.

Bu yüzden İslam öncelikle kölelerin durumlarını ıslah etmiş, kölelere pek çok haklar getirmiştir. Daha sonra mümkün olduğunca kölelerin azat edilmesine yönelik tedbirler alınmıştır. Ayet ve hadislerde köle nüfusunun azaltılmasına yönelik teşvik ve tedbirlere örnekler şunlardır:

“Yanlışlıkla bir adam öldürenin, bir köle azat etmesi gerekir.” (Nisa Suresi, 92)

“Yemin kefareti için, on fakiri yedirmek veya giydirmek yahut bir köle azat etmek gerekir.” (Maide Suresi, 89)

“Bedel vererek kölelikten kurtulmak isteyenlerin bedellerini kabul edin!” (Nur Suresi, 33)

“Asıl iyilik köle ile esirleri kurtarma (azat etme) uğrunda malını harcayanın yaptığı iyiliktir.” (Bakara Suresi, 177),

“Kim Müslüman bir köleyi azat ederse, Allah Teâlâ onun her uzvuna karşılık azat edenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır.” (Buhari, Keffârât 6)

Yine kölelere iyi muamele konusunda ayet ve hadislerden örnekler verelim:

“Kölelere iyilik edin!” (Nisa Suresi, 36)

“Onlar kendi canları çektiği, kendileri de muhtaç oldukları hâlde yiyeceklerini, sırf Allah’ın rızâsına nâil olabilmek için… esirlere ikram ederler… Allah da onları, o günün şerrinden muhafaza eder, yüzlerine nur, gönüllerine sürur bahşeder.” (İnsan Suresi, 8-11)

“Kim kölesini öldürürse onu öldürürüz. Kim onu hapseder veya gıdasını keserse onu hapseder ve gıdasını keseriz, kim onu hadım yaparsa onu hadım yaparız.” (Tirmizî. Diyât, 17)

“Köle ve cariyelere kötü muamele eden kimse cennete girmeyecektir. Onlara çocuklarınıza verdiğiniz değer gibi değer verin ve yediklerinizden yedirin.” (Buhari, Itk, 15, 50, 51; Müslim, Elfaz, 13-15; Müslim, Eyman, 38; Kütüb-i Sitte Terc. ve Şerhi, c. 17, s. 477)

“Kölenizin (hatalarını) her gün 70 defa affedin. (Ebu Davud, Edeb 133, hadis no: 5164; Tirmizî, Birr 31, hadis no: 1950)

Buna benzer hadisler pek çoktur. İslamda özgür kişiyi köle yapmak ve satmak yasaktır. Peygamber efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde “Hür insanları köleleştirenin kıyamet günü hasmıyım.” (Buhari, K. Buyu, 2075) buyurmuştur.

Görüldüğü üzere, İslam’da kölelere insancıl haklar getirilmiştir. Hür insanların köle olması engellenerek, var olan köleleri de mümkün olduğunca azat ederek köleliğin azalması, hürlüğün ön plana çıkarılması kaçınılmaz olmuştur. Kölelere öz evlat gibi güzellikle muamele emredilmiştir.

Savaş esirlerinin köleliği ise esir değişimi yapmak için yasaklanmamıştır. Çünkü, devletler arası savaşlarda birbirlerinden esir alan devletler bu yol ile esirlerini mübadele edebilmiştir. Esir değişimi talep edildiğinde ya da fidye verildiğinde esirler serbest bırakılır. Serbest bırakılmayan esirler ise, öncelikle savaşta sakat kalanların bakımlarını sağlamak için sakatlara köle olarak verilir. Bunun yanında radyo, televizyon, internet olmayan bir çağda gayri Müslim esirlerin İslam’ı öğrenmelerine ve İslam’ın yayılmasına en büyük hizmet eden uygulamalardan birisi de, mümin, dindar ailelere esirlerin verilmesi olmuştur.

İslam ve Kölelik-Hadislerde Kölelik

Bu hadisi şerifler, esir alındığında İslam’ı yakından tanıyan ve İslam’a giren kölelerden bahseder. İslam düşmanlarının insanlık dışı zannettiği bu mesele, aslında gayri müslimler için bir rahmettir. Bu hikmetleri mümin olmayan birisinin anlamasını beklemek zordur. Çünkü, ne o tarihlerde yaşamıştır, ne de normal-anormal algısının tarihe, zamana, şartlara göre değiştiğinin bilincindedir.

Çocukluğundan itibaren kölelerle iç içe yaşamış ve onlara yapılan muamelelere şahit olmuş birisinin kendisinin esir düşmesi, onun yabancı olmadığı bir durumdur. O zamanlarda yaşamadan sözde empati kurarak onların hallerini anlama gayretleri beyhudedir. Zannettikleri gibi olumsuz hisler köle olmuş esirlerde oluşsaydı, bu kişilerin İslam’ı tercih etmeleri asla mümkün olmazdı.

Cevat Paşa’nın “İslamda köle almak, köle olmak demektir” sözü manidardır. Örneğin, Hz. Ömer (ra) kölesiyle Kudüs’e giderken yanlarında tek deve vardı ve Hz. Ömer halife olmasına rağmen deveye sırayla binmişlerdi. Kudüs’e vardıklarında sıra kölesine gelmişti. Kölesi, Kudüs’e halifenin deve üstünde girmesini istemesine rağmen sırası onda olduğu için Hz. Ömer bu teklifi reddetti ve deve üstünde kölesi, kendisi devenin yularını tutmuş vaziyette Kudüs’e girdiler.

Meseleyi öğrenen pek çok Hristiyan bu olaydan sonra Müslüman oldu. Yine, Peygamberimiz (sav) kölelerle aynı sofrada yemek yenmesi, elbiselerinizden kölelere de giydirilmesi, onlara iyilik yapılması, şiddet uygulanmaması, eğer bir hataları görülürse affedilmesi gibi emirler vermiştir. Kendisi bir köle olan Hz.Zeyd’i İslam ordularının komutanı dahi yapmıştır. Yemen Hükümdarı Zülkelâ el-Himyeri’ye bir mektup göndererek, eli altındaki 4000 köleyi azat etmesine vesile olmuştur. (İbn Düreyd, s. 308; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, 2/176-177; İbn Hacer, el-İsabe, 1/492-493)

Görüldüğü üzere İslam, köleliği kurmamış ve devamından yana olmamış, aşamalı olarak köleliğin kaldırılması yönünde uygulamalar getirmiştir.

Kaynak: İslamda ve Kölelik adlı yazımızı Delillerle İslam adlı internet sitesinden yararlandık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.